Beypazarı Bayan Masör-Masör Bayan Ece

Beypazarı Bayan Masör-Masör Bayan Ece

Beypazarı Bayan Masör-Masör Bayan EceDaha minik planlar ardındaki başka bir adam ise bebeğin babasından “yüklü miktarda para” koparmayı umuyordu. Kaçak bir hamileye evini açmak genellikle şirret komşuların ihbar ettikleri bir kabahattu, oysa bu yaptıkları onlara halkın içinde soyunmuş komşularını seyretmek şeklinde vicdansız bir zevkten başka bir şey kazanmıştırrmıyordu.

Bu davaların mahkemeye nakledildiği zamanlarda kızlar çoğu zaman tekrar ya başka bir şehre yahut merhametli bir insanoğlunun odunluğuna kaçıyorlardı. [72] Kilise mahkemeleri iftira davalarında da uzmanlaşmıştı. Hakaretler ve kötü niyetli söylentiler 16. Ve 17. Yüzyıllarda bugünkünden daha yaygın olduğu şeklinde bununla beraber daha fazla ciddiye alınıyordu. Şayet birinin -yüzlerce yakıştırmadan yalnız üçünü seçecek olursak- fahişe, orospu çocuğu veya boynuzlu olduğuna dair düşüncesizce ithamlar yanıtsız bırakılırsa, insanoğlunun cemiyet içindeki cinsel “saygınlıkı” adamakıllı zedelenebiliyordu.

Beypazarı Bayan Masör-Masör Bayan Ece

Beypazarı Bayan Masör-Masör Bayan Ece En yaygın karalama olan “orospu” , sex için para alsın veya almasın, önüne gelenle yatan hanım anlamına geliyordu. Zina icra eden ve gayrimeşru çocuklara haiz olan hanımlar orospuydu. Hatta kocasıyla “ters” ilişki kuran hanımlar bile orospu olarak itham edilebiliyordu. 1513’te Agnes Aspenhalghe, Emmota Whittaker’ı “kocasıyla orospuluk yapmakla” kabahatlayıp Whittaker’ı bir domuz ahırında “beli çıplak [kocasının] üstüne uzanmış” görmüş olduğunü ekledi sözlerine. Whittaker’ın mahkemeye çıkıp bu suçlamanın mesnetsiz bulunduğunu kanıtlamaktan başka seçeneği kalmadı. Eğer davayı kazanırsa, Aspenhalghe’nin halkın önünde diz çöküp kendisinden af dilemesini sağlayabilecekti. Eğer kaybederse, büyük bir ihtimalle ahlaksızlıkla suçlu bulunacaktı. “Çit orospusu” , “ahır orospusu” , “ağaç kovuğu orospusu” ve “şirret orospu” gibi küfürler, cinsel kara çalma davalarını kilise mahkemelerinde görülen en yaygın dava türü kılacak denli yaygın ve zararı dokunanydı. Çoğu zaman davalar karşı karşıya edilen hakaretlerin sonucunda açılıyordu.

John Streme’nin Londra’daki evinde bir adam, Streme’nin karısını “bir papazdan çocuk peydahlamakla” kabahatladığında, bayan Streme kilise idaresine koşup dava açmaya karar verdi. Suçlamada bulunan adam daha sonra özür dilese de kadın kararından vazgeçmedi: “Fikrimi asla değiştiremeyeceksin, ” dedi hanımefendi Streme. Papazdan çocuk yapmamıştı, dolayısıyla iftiraya kimsenin inanacağı yoktu fakat sorun bu değildi. İftira edilmişti bir kere.