Beypazarı Eğitimli Masöz Özlem
Beypazarı Eğitimli Masöz
Nihayetinde kendini toparladı Edward. Düşünceleri dağıldı, tam Florence artık dayanamayacağına karar verilmiÅŸ olduÄŸu anda Edward yine dil oldu, dilin tam ucu. Florence elinin kolunun baÄŸlandığını, nefes alamadığını hissetti, boÄŸuluyordu, midesi bulanıyordu. Ve aynı tempoyla yükselen bir ses duyuyordu, bir ıskaladaki basamaklar gibi deÄŸildi, ağır bir glisandoyla Beypazarı EÄŸitimli Masöz yükseliyordu; keman veya insan sesi deÄŸil, ama ikisi içinde bir ÅŸeydi, dayanılmaz derecede yükselen, duyulabileceÄŸi alanın dışına çıkmayan, keman sesini çaÄŸrıştıran, sözcüklerden daha sıradan hecelerle ve ıslıklarla Florence’e önemli bir ÅŸey özetleyen bir ses; odanın içinde olabilirdi, yahut dışarıda, koridorda, yahut sadece kulaklarında, kulak çınlaması ÅŸeklinde. O sesi Florence’in kendisi de çıkarıyor olabilirdi. Umurunda deÄŸildi – kurtulmalıydı.
Beypazarı Eğitimli Masöz
Başını hızla geriye atıp Edward’ın kollarından kurtuldu. Edward ona ÅŸaÅŸkınlıkla, aÄŸzı açık bakarken ve yüzünde bir sual ifadesi belirmeye baÅŸlarken, Florence onu elinden tutup yataÄŸa götürdü. Aslına bakarsak odadan dışarı fırlamak, bahçeden geçip çimenlikten aÅŸağı, sahile inip tek başına oturmak isterken bu yaptığı sapkınlıktı, hatta çılgınlık. Bir dakika bile bir tek kalabilse iyi gelirdi. Fakat görev bilinci canını acıtacak kadar güçlüydü ve ona karşı koyamadı. Edward’a sırtını dönmeye dayanamazdı. Ve kendisinin tamamen haksız olduÄŸuna emindi. Konuklardan ve aile yakınlarından oluÅŸan düğün davetlileri birer hayalet gibi odaya doluÅŸup onları izleselerdi, hepsi Edward’ın tarafını meblaÄŸ, onun zorunlu, mantıklı arzularını desteklerlerdi. Florence’te bir tuhaflık bulunduÄŸunu sanırlar ve haklı da olurlardı.
Florence de davranışının aÅŸağılık olduÄŸunu biliyordu. Bunu atlatabilmek, o tüyler ürpertici andan kaçabilmek için çıtayı yükseltmesi ve bir sonraki ana geçmesi ÅŸarttı, bir iÅŸe yaramasa da bu iÅŸi kendisinin arzuladığı izlenimi vermeliydi. Son sahneyi sonsuza kadar erteleyemezdi. O an gitgide yaklaşıyor, kendisi de budalaca ona doÄŸru ilerliyordu. Kurallarını sorgulayamayacağı bir tuzaÄŸa düşmüştü. Edward’ı alıp odanın öteki ucuna, yatak odasının açık duran kapısına, ordan da daracık, dört kolonlu yataÄŸa ve yatağın muntazam beyaz örtüsüne götürmesine ya da onu peÅŸine takmasına yol açan mantıktan kaçamazdı.
Son yorumlar